“ Atatürk'ün sözleriyle başlamak isterim. Atatürk Türk milleti yüksek karakterli, Çalışkan, Zekidir demiştir. Türk Kadını Ata'mızın bu sözlerindeki ifadelere tamamen uyar. "Briç ve Satranç", birinin diğerini mağlup ettiği birer strateji oyunudur. Briçte onun için Türkler başarılıdır. Kadın Milli Takım üyeleri ve briç oynarken  adeta kendi sahaları gibi hareket ederler. Biz masada soğukkanlı, cesur,  kendine güvenen ve kendine saygı duyan bireyler olarak oynarız. Türkler, her türlü tehlike ile karşılaştıklarında hemen kenetlenir,  birleşirler. Rakiplerini devirmek için güçlü bir yumruk oluştururlar. Oyun sırasında oluşabilecek ve bizi üzecek her sorunu, bizler unuturuz.  Her zaman briç oynarken masada nazik davranır,  rakiplerimize karşı hoşgörülü oluruz.. Ama aslında yenmemiz gereken rakiplerimiz  var diye düşünürüz, bu yüzden oynamadan önce plan yaparız.Deklarenin bir sonraki adımlarına başlamadan önce bir sonraki adımı düşünürüz. Her ne kadar 46. Dünya Şampiyonası sırasında çok üzücü ve Türk Milli Takımı adına talihsiz olaylar yaşadıysak da sonuna kadar ayakta kalmayı başardık. Öncelikle ekip üyesi  Dilek Yavaş gelemedi.  Üç gün dört kişiyle oynadık. İki çiftle turnuvaya başladık sonrasında İrem Özbay aramıza katıldı ve bize büyük destek verdi. O sırada çok üzücü bir başka olayla daha karşılaştık. Sevgili dostum ve ortağım Özlem Kandolu'nun babası vefat etti. Cenazesine bile gidemedi. buda bizleri çok üzdü. Yine de tüm bu zorluklara  rağmen  başardık ve dünyanın en iyi ikinci takımı olduk.”